Giriş
Elektrik tarihi serisinin ilk yazısında; elektriğin keşfinden 18. yüzyıla kadar olan tarihçesini, önemli bilim insanlarını, buluşlarını ve dönüm noktalarını detaylı bir şekilde ele alacağız.
Elektriğin İlk Keşifleri
Elektrik olgusuna dair en eski kayıtlar, Antik Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına kadar uzanmaktadır. MÖ 2750 yılına ait Mısır hiyerogliflerinde, Nil Nehri’nde yaşayan Malapterurus electricus türü elektrikli balıkların “Nil’in gök gürültüsü” olarak adlandırıldığı ve dokunanları çarpan bir etkiye sahip olduğu belirtilmiştir. Benzer şekilde; Antik Mısır hekimleri, bu balıkları bazı nörolojik hastalıkların tedavisinde kullanmışlardır.

Antik Yunan’da ise elektrikle ilgili ilk bilimsel gözlem, MÖ 600’lü yıllarda Miletli Thales tarafından yapılmıştır. Thales, kehribar (elektron) gibi bazı maddelerin sürtünmeyle hafif nesneleri çektiğini fark etmiş ve bunu doğa felsefesi çerçevesinde yorumlamıştır. Bu gözlem, statik elektrik üzerine bilinen en eski bilimsel değerlendirme olarak kabul edilir. Yunanlılar ve Romalılar, bu etkiyi pratik olarak kullanmamış olsalar da, kehribarın sürtünmeyle belirli bir güç kazandığını kavramışlardır.
Roma döneminde, elektriksel fenomenlere yönelik daha kapsamlı gözlemler yapılmıştır. Plinius the Elder (MS 23-79), doğada bulunan elektrikli balıkların tıbbi kullanımını detaylandırmış, özellikle Torpedo balığının (Torpediniformes) felçli hastalarda ve baş ağrılarında tedavi amaçlı kullanıldığını yazmıştır. Aynı dönemde Scribonius Largus (MS 1. yüzyıl), elektrikli balıkların elektriksel boşalmalarının, kronik ağrıları hafifletmek için kullanıldığını tıbbi metinlerinde kaydetmiştir.
Bunun yanı sıra, günümüze ulaşan bazı arkeolojik bulgular, Antik Mezopotamya’da elektriksel deneylerin yapıldığına dair spekülatif iddialara yol açmıştır. Bağdat Pili olarak adlandırılan, MÖ 200’lü yıllara tarihlenen bir seramik kap, içindeki metal çubuk ve elektrolitik sıvı kalıntılarıyla bir tür ilkel pil olarak yorumlanmıştır. Ancak bu bulgunun gerçekten bir elektrik kaynağı olup olmadığı tartışmalıdır.

Elektrik Biliminin Doğuşu
17. Yüzyıl: Statik Elektrik ve İlk Deneysel Çalışmalar
17. yüzyıl, elektriğin bilimsel bir disiplin olarak gelişmeye başladığı dönemdir. Bu dönemde yapılan deneyler, elektriğin doğasına dair ilk sistematik keşifleri içermektedir.
İngiliz bilim insanı William Gilbert (1544-1603), elektriği sistematik olarak inceleyen ilk bilim insanı olarak kabul edilir. 1600 yılında yayımladığı De Magnete, Magneticisque Corporibus, et de Magno Magnete Tellure (Mıknatıs, Manyetik Cisimler ve Büyük Mıknatıs Olarak Dünya Üzerine) adlı eserinde, statik elektrik ile manyetizmayı birbirinden ayırarak, elektriğin bağımsız bir fiziksel olgu olduğunu ortaya koymuştur. Daha önce Aristoteles’ten beri manyetizma ve elektrik aynı fenomen olarak düşünülmekteydi.
Gilbert, kehribar gibi bazı maddelerin sürtünme yoluyla nesneleri çekme yeteneğine sahip olduğunu gözlemlemiş ve bu tür cisimlere “electricus” (Latince: amber gibi) adını vermiştir. Bu terim, daha sonra İngiliz hekim ve bilim insanı Thomas Browne tarafından “electricity” (elektrik) olarak İngilizceye çevrilmiştir.

1660 yılında Alman bilim insanı Otto von Guericke (1602-1686), ilk elektrostatik jeneratörü olarak kabul edilen bir cihaz geliştirdi. Bu cihaz, bir kükürt küresini döndürerek sürtünme yoluyla elektrik yükü üretiyordu. Guericke’nin bu makinesi, statik elektriğin kontrollü gözlemlenmesine olanak tanıyan ilk düzeneklerden biri olmuştur.
Bu dönemde yapılan çalışmalar, elektriğin doğasını anlamak için önemli olsa da, henüz bir teoriye dayanmamakta ve elektrik enerjisini pratik olarak kullanma fikri gelişmemişti.
18. Yüzyıl: Yıldırımın Elektriksel Doğası ve Elektrik Yükleri
18. yüzyıl, elektriğin doğasının daha iyi anlaşılması açısından kritik bir dönemdir. Bu yüzyılda yapılan keşifler, elektrik yükleri ve elektrik enerjisinin depolanması üzerine önemli adımlar içermektedir.
Fransız fizikçi Charles François de Cisternay du Fay (1698-1739), elektriğin iki farklı türü olduğunu keşfetmiştir:

- Camsı Elektrik (+): Cam gibi maddelerin sürtünmeyle kazandığı elektrik yükü.
- Reçineli Elektrik (-): Reçine gibi maddelerin sürtünmeyle kazandığı yük.
Bu keşif, günümüzde pozitif ve negatif yük kavramının temelini oluşturmuştur.
1745 yılında, elektrik enerjisinin depolanmasını sağlayan ilk elektrik kapasitörü olan Leyden Şişesi, Pieter van Musschenbroek (1692-1761) ve bağımsız olarak Ewald Georg von Kleist tarafından icat edilmiştir. Leyden şişesi; cam bir şişenin içine su konularak, şişenin iç ve dış yüzeyine metal kaplama eklenerek oluşturulmuştu. Bu düzenek, elektriğin bir süre tutulup daha sonra boşaltılmasına olanak tanıyordu ve bu sayede elektrik yükü ile deneyler yapılmasını sağladı.

Amerikalı bilim insanı Benjamin Franklin (1706-1790), 1752 yılında yaptığı ünlü uçurtma deneyi ile yıldırımın elektriksel bir doğaya sahip olduğunu kanıtladı. Franklin, bir fırtına sırasında metal bir anahtarı uçurtmasına bağlayarak, yıldırımın elektrik yükü taşıdığını gözlemledi. Bu deney, atmosferik elektriğin doğasını anlamada önemli bir dönüm noktası oldu.

Franklin ayrıca, elektriğin pozitif ve negatif yüklerden oluştuğunu teorik olarak açıklamış ve bu kavramları ilk kez bilim dünyasına kazandırmıştır. Ayrıca, bu dönemde paratoner fikrini geliştirerek, binaları yıldırımdan koruma amaçlı kullanılmasını sağlamıştır.
Serinin Sonraki Bölümleri
Elektrik Tarihi: 2. Bölüm’e ulaşmak için tıklayın.
Elektrik Tarihi: 3. Bölüm’e ulaşmak için tıklayın.
RASTGELE TEKNİK İÇERİK İÇİN TIKLAYIN!
İlginizi Çekebilecek Teknik Hesaplar
Kompanzasyon Hesabı
Aydınlatma Hesabı
Yüksek Gerilim İşletme Sorumluluğu Ücreti Hesabı
Sosyal medyada teknik bilgilere maruz kalmak için:
YouTube – Instagram