Denizaltı internet kablolarının korunmasını giderek daha karmaşık bir mesele haline geliyor. Son olarak Baltık Denizi’nde gerçekleştiği iddia edilen sabotaj olayları, bu hassas sistemlerin ne denli kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
*Kasım 2024’te Litvanya ve İsveç’i bağlayan BCS East-West Interlink fiber optik kablosunun kesintiye uğraması ve hemen ertesi gün Finlandiya ile Almanya arasındaki bir diğer denizaltı kablosunun arızalanması, sabotaj ve hibrit savaş suçlamalarını gündeme getirdi.
Bu olaylar; küresel iletişim ve finansal sistemin, dünya okyanuslarının tabanına döşenmiş, her biri bir bahçe hortumu kalınlığında olan birkaç yüz fiber optik kabloya ne denli bağımlı olduğunu gösteriyor. Washington merkezli Hudson Enstitüsü’nden Bryan Clark’a göre, bu kabloları koruma teknolojileri henüz kusursuz olmaktan uzak. Ancak bu kabloları koruyamamanın maliyeti o kadar yüksek ki, bu risk göz ardı edilemez. NATO, denizaltı kablo arızalarına karşı uydu destekli internet yedek yollarını araştırıyor, ancak bu teknoloji henüz konsept aşamasında ve gerçek dünyada kullanılabilir hale gelmesi yıllar alabilir.
Denizaltı İnternet Kabloları ve Güvenlik Tehditleri
Bryan Clark, bu tür kablo kesme olaylarının geçmişte de yaşandığını, ancak faillerin genellikle kesintilerin kaynağını gizlemeye çalıştığını belirtiyor. Baltık Denizi’nde yaşanan olaylarda, Çin bayraklı bir kargo gemisinin bu bölgede bulunması şüpheleri artırdı. Clark, ülkelerin bu tür operasyonları artık daha aleni bir şekilde gerçekleştirdiğini ve genellikle özel ekipmanlar kullandığını ifade ediyor.
Clark’a göre, Baltık Denizi gibi nispeten küçük ve dar alanlarda denizaltı kablolarını korumak diğer jeostratejik bölgelere göre daha kolay. Örneğin Akdeniz veya Baltık’ta, devriye mesafesi oldukça kısa olduğundan, insansız denizaltı araçları (UUV) gibi sistemler bu hatları koruma potansiyeline sahiptir. Ancak okyanusların açık sularına döşenen hatlarda durum çok daha karmaşık. Fiber optik kabloların derin deniz kısımları yalnızca özel operasyonlar veya bilim kurgu filmleriyle ilişkilendirilen alanlar olsa da, sahillere yakın sığ sular, bugünün teknolojisiyle erişilebilir durumdadır.
Ulusal Bölgelerde Hukuki ve Askeri Tedbirler
Denizaltı kablolarının bir ülkenin Münhasır Ekonomik Bölgesi (EEZ) sınırlarına girmesiyle, teknolojik koruma yöntemlerinden ziyade askeri ve hukuki yöntemler devreye giriyor. Clark, kablo hattının üzerinde seyreden bir gemi tespit edildiğinde sahil güvenlik veya paramiliter güçlerin gönderilebileceğini ve bunun bir emniyet görevi olacağını belirtiyor. Baltık Denizi’nde Danimarka donanmasının Çin bayraklı Yi Peng 3 gemisinin hareketlerini izlediği ve İsveç’in de bu geminin denetlenmesini talep ettiği rapor edilmiştir.
Denizaltı Kablolarının Devasa Ölçeği ve Zorlukları
TeleGeography araştırma firmasına göre, 2024 itibarıyla dünya okyanuslarına döşenmiş toplam 1,5 milyon kilometrelik iletişim kablosu bulunuyor. Bu devasa ağın tüm kablolarını her zaman izlemek mümkün değil. Ancak yeni teknolojiler, hasarın muhtemel olduğu bölgelerdeki faaliyetleri daha kolay izlemeyi ve hatta bazı kazaları önlemeyi mümkün hale getiriyor.
Bu teknolojiler arasında; kablo hatlarını tespit etmeyi zorlaştıran örtme yöntemleri, küçük hendekler kazarak kabloları gemi çapalarından koruma stratejileri ve uydu görüntüleme sistemleri öne çıkıyor. BlackSky Technology ve SpaceX’in Starshield gibi şirketlerin sunduğu coğrafi analiz hizmetleri, bu hatların korunmasında kilit rol oynayabilir. Clark, düşük gecikmeli uydu kapsama alanlarının, kablo hatlarının yakınındaki gemi operasyonlarını izlemek için kullanılabileceğini belirtiyor.
İnsansız Denizaltı Araçları ve Yeni Tehditler
İnsansız denizaltı araçlarının (UUV) yaygın kullanıma geçmesi, bu mücadeleyi kökten değiştirebilir. UUV’ler, yalnızca savunma değil, saldırı amaçlı da kullanılabilir. Özellikle sığ sularda bulunan kablo hatları, UUV’lerin kolayca erişebileceği bölgelerde yer alıyor. Clark, Baltık gibi bölgelerde, UUV’lerin aynı anda birçok kabloyu kesebileceğini ve büyük ölçekte iletişim kesintilerine yol açabileceğini ifade ediyor.
Bu durum, Çin bayraklı bir geminin denizaltı kabloları üzerinde seyretmesini geçmişte kalmış bir tehdit gibi gösterebilir. İleriye dönük olarak, bir gemi hat üzerinde insansız araçlarını bırakabilir, ardından günler sonra bu araçlar kabloyu keserek sorumluluğun kaynağını belirsiz hale getirebilir.
Denizaltı internet kablolarının güvenliği, modern dünyada iletişim ve finans sistemlerinin sürekliliği için kritik öneme sahiptir. Yeni teknolojiler ve stratejiler, bu hatları koruma kapasitesini artırsa da, bu mücadele hem teknolojik hem de jeopolitik bir meydan okuma olarak kalmaya devam edecektir.